BU SON OLSUN

2020...
2021...

Felaketler diz boyu. 
Hangi yöne kafamızı çevirsek üzerimize üzerimize keder yağıyor. Mutluluğa hasret kaldık, sadece ülkece değil dünyaca.
Peki bunca şey neden başımıza geliyor?
Neyle sınanıyoruz?

2019 yılının son aylarında çıkan ve tüm dünyayı etkisi altına alan covid kabusu bitmeden, son bir haftadır da ülkemin ciğerleri yanıyor. Belli noktalardan, eş zamanlı çıkan yangınlar sadece yaktığı yeri değil bu kez tüm ülkeyi kavurdu. Cigerlerimizle birlikte onlarca canlı yandı, telef oldu. Köylünün yıllardır biriktirdiği çeyizi, hiç oturmadığı koltuğu, ekip emeğinin karşılığını beklediği mahsülleri yandı, bitti, kül oldu. Günlerdir ülkenin dört bir yanından yardımlar gidiyor afet bölgelerine, ülkece yaralarımızı sarmaya çalışıyoruz. Bunu yazarken bazı yerlerde halen yangınların devam ederken,bazı yerlerde de soğutma çalışmaları sürüyor. Elimiz telefonda, gözümüz televizyonda çaresizliği yaşadık, yaşıyoruz hep birlikte. Terör saldırısı aşikar olan ciğerlerimiz tek tek yanarken müdahaleler de yeterli olmadı. Kurtaramadık! Kurtabildiğimiz kadarı da belki çocuklarımızın göreceği son yeşillik.

Peki ders alacak mıyız?
Doğaya en büyük zararı yine insanoğlu verirken bundan sonra gittiğin ormanda bir çöp atmadan evine dönebilecek misin?
Ya da keyif uğruna ateş yakarken iki kere düşünecek misin?
İçtiğin şişeyi doğaya fırlatacak mısın?

Ormanlar hepimizin ciğeri. Keşke bu yaşanan büyük acı, tarihin tozlu sayfalarına gömülmese de her gün bize ciğerlerimiz olmadan yaşamanın mümkün olmadığını öğretebilse...
Keşke yaşadığımız acı kabuk bağlamasa, her gün kanasa da hatırlatsa yeşilin, doğanın telafisinin yıllarca sürdüğünü...
Düşünsenize o ağaçların kaç yılda ormana döndüğünü...
Bir fidanın büyürken kaç çocuğun büyümesine şahit olduğunu...
En büyük korkum da bu.
Ben bir Ankaralı olarak şu gri şehirden uzaklaşmak ve yeşile doymak için gidiyordum ülkemin o cennet köşelerine. Şimdi öyle içim sızlıyor ki, en çok da kızım, çocuklarımız bu güzel doğadan mahrum olarak büyüyecek.
Lütfen, lütfen doğaya saygı duyun, sevin, koruyun, kollayın.

Orada yaşayan canlıları düşünün. Yangınlarda attığı çığlığı unutmayın bir geyiğin.
Ya da parmak uçlarında su içmeye çalışan kelebeği unutmayın.
Teyzenin "ben hayvanı bırakmam, yanından ayrılamam" deyişini unutmayın...
Yıllar önce kaybettiği eşinin hatıralarının yandığına üzülen amcayı unutmayın...
Yangın bölgesinden canhıraş kurtarılan buzağıyı unutmayın...
Yangında doğan oğlağı, mucizeyi unutmayın!
Doğa bizim
Yeşil bizim
Ormanlar tüm canlılar için nefes, o nefesi yok etmeyin.
Umarım ders olur ülkemize.
Geçmiş olsun canım ülkem
Bu son olsun, bu son...

Yorumlar

  1. Hislerime büyük ölçüde tercüman olmuşsunuz..., kötü günler yaşıyoruz ama yavrularımıza güzel bir dünya bırakmak adına mücade etmeliyiz...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mücadele bitmesin, ümit de bitmesin 🙏

      Sil
    2. Umarım ders alabiliriz hatalarımızdan, acılarımızdan. Ama ilber hocanın dediği gibi bize "dün dersi" lazım o kadar unutkanım ki

      Sil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar